İSH
(\ V I
1 *
LA3 n H p
ü_±
TÜRKİYE DİNLER TARİHİ DERNEĞİ
Yayın No: 5
ISBN: 975-94505-5-0
Bütün Yayın Haklan Türkiye Dinler Tarihi Derneği” ne Aittir.
Birinci Baskı: Kasım 2005, 700 adet
DİNLER TARİHİ ARAŞTIRMALARI- V
DİNLER TARİHÇİLERİ GÖZÜYLE
TÜRKİYE’DE MİSYONERLİK
SEMPOZYUM
(01-02 EKİM 2005 ANKARA)
YAYINA HAZIRLAYAN
Dr. ASİFE ÜNAL
ANKARA-2005
Bu kitapta yer alan makale ve tebliğlerin dil ve İlmî sorumluluğu
yazarlarına aittir.
YÖNETİM/ DÜZENLEME KURULU
Prof. Dr. Abdurrahman KÜÇÜK
Prof. Dr. Mehmet AYDIN
Doç. Dr. Ahmet Hikmet EROGLU
Dr. Asife ÜNAL
Bayram POLAT
TÜRKİYE DİNLER TARİHİ DERNEĞİ (TÜDTAD)
TURKISH ASSOCIATION FOR THE HISTORY OF RELİGİONS (TAHR)
Necatibey Cad. No: 8/114 Sıhhiye/Ankara
Tel / Fax: (0312)231 43 53
www. tahr.org dinlertarihil994@yahoo.com
ELAZIĞ, TUNCELİ VE BİNGÖL ÇEVRESİNDE MİSYONERLİK
FAALİYETLERİ
Doç. Dr. İskender OYMAK*
A- Tarihçe " <&—***“
Misyon Latince “missio” teriminden gelip, kelime olarak; görev, yetki
anlamlarında kullanılır. Misyoner ise görevli olan kişidir. Kavram olarak Hıristiyan
geleneğinde Misyoner; Resmi Kilise teşkilâtı ya da herhangi bir Hıristiyan cemaat,
taralından, Hz. İsa’nın mesajım bütün insanlığa ulaştırmak amacıyla özel olarak
yetiştirilen kışı anlamına gelmektedir. Söz konusu kişilerin yapmış olduğu faaliyetlere
de misyonerlik adı verilir . Misyonerlik, sıradan ya da rasgele bir tebliğ faaliyeti olarak
algılanmamalıdır. Çünkü Hıristiyan geleneğinde Misyonerlik, belirli metotlar,
kullanarak diğer insanların Hınstıyanlaştınlması için yapılan faaliyetleri ifade
etmektedir."
Hıristiyanlıkta, misyonerliğin ilk referansları, İsa’ya ait çeşitli ifadelere
dayandırılır . Isa, mesajı için sadece Yahudileri hedeflediğini belirtir: “Ben yalnız İsrail
halkının kaybolmuş koyunlarına gönderildim .” 4 Ayrıca “İsa, on ikileri şu buyrukla
halkın arasına gönderdi: ‘diğer uluslara ait yerlere gitmeyin. Samiriyelilere ait kentlerin
de hiç birine uğramayın. Bunun yerine İsrail halkının kaybolmuş koyunlarına gidin
Gittiğiniz her yerde göklerin egemenliğinin yaklaştığını duyurun .” 5 İncil’e göre çarmıha
gerilmesinden üç gün sonra dirilen İsa, Celile’de dağda on bir Havarisi ile bir araya
gelmiştir. Burada “Isa yanlarına gelip kendilerine şunları söyledi: ‘Gökte ve yeryüzünde
butun yetki bana verildi. Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin
onları Baba Oğul ve Kutsal Ruhun adıyla vaftiz edin. Size buyurduğum her şeyi onlara
öğretin, işte ben, dünyanın sonuna dek her an sizinle birlikteyim *.” 6
Hıristiyan Misyonerler, Misyonerlik faaliyetleri konusunda Aziz Pavlus’un şu
sözlerini de kendileri için esas almışlardır. “Ben özgürüm, kimsenin kölesi değilim.
* Fuat Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dinler Tarihi Öğretim Üyesi
«.îiSSSS"* “ KILIC ' “• *“
Kayseri 1983 8 » Doğuşu” Erciyes ün. ilahiyat Fak. Derg, 1.
SL im’7 Ld sT„«fr h ^ al ' yetlen veTUrki y e " Türkiye'de Misyonerlik Faal, yellen.
2 i T 13 , 7-8 vd.. Şınası Gündüz, M. Aydın. Misyonerlik. İstanbul 2002, 13.
slâm da tebliğ ise, Müslümanların benimsediği dini öğretilerin, öteki olarak ifade edilen başka insanlara
sadece duyunılmas.d.r. Burada herhangi bir zorlama veya kand.rma soz konusu değilir ItSdSS
b “rT sT 1 *!? yayma ,Stegme sah, P tir vc bunu dinî bir vazife olarak
teb7aT,^ı , ’i ^ f" 1 ' 65; 5 GUndUz - M Ayd,n - a ° e - '6-17-1 Maide suresi 67. ayette
teblyn temel amacı; İslam ın esaslannı insanlara duyurulması şeklinde belirtilmiştir. Başka birçok Ayette de
Peygamberin |°revmm sadece tebliğ olduğu vurgulanmıştır. [Bkz., Kur an, 3/20, 128: 4/84 5/67 92 99 6/
oenış bilgi ıçm bkz: Ş. Gündüz, M. Aydın, a.g.e, 22-23
4 Matta 15/24.
5 Matla 10/5-7
6 Matta. 28/18-20.
121
Ama daha çok kişi kazanayım diye herkesin kölesi oldum. Yahudileri kazanmak için
Yahudilere Yahudi gibi davrandım. Kendim kutsal Yasa’mn denetimi altında
olmadığım halde. Yasa altında olanları kazanmak için onlara Yasa altındaymışım gibi
davrandım. Tanrının Yasa’sma sahip olmayan biri değilim, Mesih'in Yasası altındayım.
Buna karşın, Yasa’ya sahip olmayanları kazanmak için Yasa’ya sahip değilmişim gibi
davrandım. Güçsüzleri kazanmak için onlarla güçsüz oldum. Ne yapıp yapıp bazılarını
kurtarmak için herkesle her şey oldum. Bunların hepsini müjdeye payım olsun diye
müjdenin uğruna yapıyorum.” 7 Yine Pavlus “Müjdeyi yapıyorum diye övünmeye
hakkım yok. Çünkü bunu yapmakla yükümlüyüm. Müjdeyi yapmazsam vay halime”
demektedir. 8 Pavlus’un burada belirttiği metotlar misyonerler için asırlardır
vazgeçilmez yöntemler olagelmiştir. Aynı zamanda Pavlus, Hıristiyan dünyasının
İsa’dan sonra en önemli şahsiyetidir. O, kendilerine göre bir resuldür.
Ortaçağda İslâm ülkelerine yönelik ilk ciddi misyonerlik girişimi, 1299-1306
yıllarında Raymund Lull’un, Tunus’ta yaptığı misyon gezisi ile sistematik olarak
başlamıştır. 9
Batı devletlerinin sömürge hareketlerine paralel olarak gerek Katolik gerekse
Protestan Misyoner teşkilâtlan başta Ortadoğu, Ön Asya, Orta Asya ve Uzakdoğu’nun
Hindistan, Endonezya ve Malezya gibi Müslümanların yoğun yaşadığı bölgelerde
Hıristiyanlığı yayma çabası göstermişlerdir. Bu amaçla Amerika ve Avrupa’da binlerce
misyon merkezi oluşturulmuştur. Örneğin 1893’te yalnız ABD merkezli Birleşik
Presbiteryen Kilisesine bağlı misyoner teşkilâtlannın sayısı 816’dır 10 .
Osmanlınm XIX. yüzyılda ekonomik, . siyasal ve askeri yönden zayıflamasına
paralel olarak Avrupa devletlerine tanınan imtiyazlar, bu devletler tarafından himaye
edilen misyoner örgütler için önemli bir fırsat olmuştur. ABD ve İngiltere’nin
himayesinde olan misyoner örgütleri, Anadolu’nun çeşitli vilayetlerinde açtıkları
okulları üs edinerek, Hıristiyanlığı yaymaya çalışmışlardır. 11 Hatta Amerikalı Misyoner
7 I. Konntoslulara Mektubu 9/19-23.
s I. Konntoslulara Mektubu 9/16.
Kilise. Islâm’a karşı mücadele kapsamında İslâm inananın öğretilmesinin önemine binaen 131 1-1312’de
yapılan Viyana Konsilinde Hıristiyan Batı Üniversitelerinde Arapça Dili ve İslâm Kültürü okutan kürsüler
kurulması karan almıştır. Bkz., Francıs Dvoraık, . Hıristiyan Genel Konsilleri ve II. Vatikan (nşr Mehmet
Aydın), Konya 1991. 35-36.
10 Ş. Güngüz, M. Aydın, a.g.e, 35-36.
1 840’dan itibaren Anadolu’da Amerikalı misyoner gruplar tarafından açılan ve kısa bir sürede sayısı
oldukça artan okullann Müslümanlar üzerinde yaptıkları tahribat oldukça fazladır. Anadolu’daki azınlık
gruplann teşkilâtlanmaları ve çeşitli isyanlara sebep olmalan bu misyoner teşkilâtlan tarafından sağlanmıştır.
[Bkz.. E. Açıkses, “Osmanlı Devletindeki Misyonerlik Faaliyetleri ile İlgili Değerlendirme”. Osmanlı II,
Ankara 1999, 21-30.] Sadece Amerikan Misyonunun Anadolu’da açmış olduğu okullar ve öğrenci sayılan
misyonerlerin yaptığı tahribatı daha iyi göstermektedir. 1840 da hazırlık aşamasında olan Protestan
misyonerler 1870’e geldiklerinde 33 okulda 880 öğrenciyi toplamayı başarmışlardır. [Bkz., Uygur
Kocabaşoğlu, “XIX. Yüzyılda Osmanlı İmparatorluğunda Amerikan Okullan” Osmanlı V, Ankara 1999,
343.] Yine 1870-1900 yıllan arasında 30 yıllık bir sürede 233 okul ve 17776 öğrenci sayısına ulaşmıştır.
[Bkz., U. Kocabaşoğlu, Amerikan Okullan...” 344.] Bu dönem kendi len tarafından bir nevi hasat dönemi
olarak nitelendirilmektedir. Çünkü XIX. yüzyılda Amerikan misyonerlik faaliyetleri a- Hazırlık dönemi
(1820-1839), b- Yerleşme Dönemi (1840-1870), c-Hasat Dönemi (1870-1900) olarak üç kısımda
değerlendirilmektedir. Bkz., Ömer Turan, “OsmanlI’dan Cumhuriyete Türkiye’de Protestan Misyonerlik
Faaliyetleri”, Osmanlı II, Ankara 1999, 205.
122
Edward F. Carey, Doğu Türkiye misyonunun (Harput) İncil vaazı çalışmalarıyla bu
görevi başardığım belirtmektedir 12 . Söz konusu misyonerlik faaliyetlerinin
desteklenmesi için ABD, Anadolu’nun önemli yerleşim birimlerinde Konsolosluklar
açmıştır. Bu çerçevede Elazığ’da 1901’de açılan Amerikan konsolosluğu, her yıl
Harput tan Amerika’ya yoğun bir şekilde göç olaylarını organize etmiştir. Harput
Protestan Ermeni Kilisesi Birliği de bu organizasyonun içindedir. Sadece bir yılda
Harput’tan Amerika’ya göç eden kişi sayısı, 3 bini bulmuştur 13 . İngiliz diplomasisini
arkasına alan Amerikan Board’a bağlı misyonerler, Harput’un da aralarında bulunduğu
birçok Anadolu vilayetinde Ermeni Kilisesinin reformasyonu için misyonerlerine görev
vermiştir .
Elazığ bölge olarak son iki yüz yıldır misyonerlik faaliyetleri noktasında seçilmiş
önemli merkezlerden biridir. Amerikan Misyonerlerinin, Anadolu’daki üç misyon
merkezinden birisi Harput’ta kurulmuştur. Doğu misyon merkezi olarak isimlendirilen
bu merkezin çalışma sahası Malatya, Bitlis, Van, Erzurum, Diyarbakır ve Mardin
bölgeleridir . Harput’ta ilahiyat okulu açılmak suretiyle ile burası önemli bir misyoner
eğitim merkezi haline getirilmiştir. Ermeni koleji olarak bilinen bu okulun eğitim dili
Ermenice dır ve Amerikan Misyon heyetinin idaresindedir. Kolejin ismi daha sonra
Fırat koleji olarak değiştirilmiştir. Kolejin amacı, yönetmeliğinin 2. maddesinde, “bütün
sahalar için zeki Hıristiyan liderler yetiştirerek, değişik ırklardan oluşan kitlelere
Hıristiyan medeniyetinin kutsiyetini ulaştırma...” şeklinde belirtilmiştir 16 .
Birinci dünya savaşına kadar istilacı güçlerin tahrik ve kışkırtmaları ile isyan
eden ya da onlarla işbirliği yapan Hıristiyan azınlıklar ile Müslümanlar arasında ciddî
sorunlar yaşanmıştır. Bu eylemlerin baş aktörleri misyonerler olmuştur 17 . Ancak
emelleri kursaklarında kalan emperyalist güçler. Milli mücadele ile Anadolu’yu terk
etmek zorunda kalmışlardır. İşlettikleri okulların çoğu kapatılmış. Cumhuriyetin ilânı ile
Anadolu’da aktif olan misyoner okullarından bazıları zamanla kendiliğinden bir kısmı
da Bursa Amerikan Kız Kolejinde olduğu gibi -kızlardan üçünün Hıristiyan olduğu
haberlerinin yayılması üzerine- bizzat Mustafa Kemal Atatürk’ün direktifi ile
kapatılmıştır.
B -Günümüzde Bölgede Yürütülen Misyonerlik Faaliyetleri ve Çalışma
Metotları
Araştırma konumuz, günümüzde Elazığ, Tunceli ve Bingöl yöresinde yürütülen
misyonerlik faaliyetleridir. Bu çerçevede sırasıyla bu illerde yaptığımız alan
çalışmalarında tespit ettiğimiz misyonerlik faaliyetlerini, misyonerlerin çalışma
metotlarını, hedef kitlelerini ve etki boyutunu incelemeye çalışacağız.
12 Erdal Açıkses. Amerikalıların Harput’taki Misyonerlik Faaliyetleri, Ankaıa.2003 86
13 Geniş bilgi için bkz: E. Açıkses, a.g.e, 195-197.
14 Erol Güngür.Türkiye de Misyonerlik FaaliyeÜeri, İstanbul 1999.21; Ayrıca bu konuda geniş bilgi için bkz
Davut Kılıç, Osmanlı idaresinde Ennenıler Anısındaki Dini ve Siyasi MücadeIeler,Ankara 2000, 96-126
15 Necmettin Tozlu, Kültür ve Eğitim Tarihimizde Yabana Okullar, Ankara 1991, 36-37* U Kocabaso&lu
“Amerikan Okulları.. 342. ’ ^ B ’
16 N. Tozlu, a.g.e., 85.
17 Geniş bilgi için bteM. Halidi, Ö. Fenuh. a.g.e., 212-220; Necmettin Tozlu, “Osmanl. İmpaıatorlufunda
Misyoner Okulları”, Osmanlı, V, 330-331.
123
Misyonerler genelde internet veya gazete ilânları yoluyla kendilerinden İncil ve
benzeri yayın isteyen kimselerin adreslerinden* oluşturdukları arşiv vasıtasıyla bölge
ahalisine ulaşmaktadır. Yine aynı şekilde göndermiş oldukları kitap ve broşürler
içerisindeki küçük anketlerden oluşan bilgi formları vasıtasıyla kişinin kendisi ve
ailesiyle ilgili bilgilere ulaşıldığı gibi açık adresi ve diğer iletişim bilgileri de
istenmektedir. Bu metot sayesinde Türkiye’nin dört bir yanında Hıristiyanlığa ilgi
duyan insanlara ve bunların kişisel bilgilerine ulaşıldığı gibi böylelikle oldukça zengin
bir adres arşivi de meydana getirmişlerdir. Bu insanlarla irtibata geçildikten sonra
ulaşılan kişinin, kendilerine ve Hıristiyanlığa bakışma göre ilişkilerini devam ettirip
ettirmeme kararını vermektedirler.
Ulaşılan kişi, gelen misyonerde iyi intiba bırakmış ve ders alacak duruma
gelmişse Elazığ’daki diğer grup üyeleri ile tanıştırmak suretiyle ilk etapta bire bir ders -
Alfa dersleri- alması sağlanmaktadır. Bu misyonerler de özellikle “Kayra
Yayıncılık”tan neşredilen birkaç kitabın okunması ve bunun yanında “Lütuf Yayıncılık”
ve “Yaşam Yayınlan”ndan çıkan eserlerle okuyucular desteklemektedir. Bölgede
dağıtılan kitaplar: Yeni Yaşam Yayınlarından; Kutsal Kitap Dersleri, Gerçek Barışı
Keşfedin, Tanrı Öğretisi, Kutsal Kitap Yorumu, Hıristiyanlık Neden Yanlış
Anlaşılıyor?, Yaşamın Anlamı Ne?, Rabbin Sofrası, Etkim Müjdecilik gibi yüze yakın
yayın bulunmaktadır. Ayrıca, Mesih’in Yaşamı seri olarak Sevgi Yayınlan Ankara,
Marangozdan da Öte, Kaya Yayını Ankara; Mesih Kimdir serisi, İşte Kurtuluşun Hazır,
Tevrat ve İncilin Değişmezliği gibi kitaplar ise Almanya, İsviçre gibi Avrupa kaynaklı
yayınlardır.
Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ’nde. Şerif Bayrak adlı
öğrencinin yapmış olduğu “İnternet Siteleri ve Misyonerlik Faaliyetleri” adlı tez de,
Türkiye deki Müslümanlann İnternet’ ten yani sanal âlemden nasıl kuşatma altına
alındığını ortaya koymuştur. Bu araştırmaya göre Amerika’dan, Kore’den Türkiye’ye
yönelik misyonerlik faaliyetlerinde bulunan 178 civarında internet sitesi tespit
edilmiştir 18 . Ayrıca bu siteler konuya ilgili şahıslarla e-mail yoluyla da irtibatlarını
sürdürmektedir. Yine misyonerlerin cep telefonlarına mesaj atmak suretiyle de insanları
kiliseye davet ettikleri bilinmektedir 19 .
Misyonerlerin bölgede kendilerine adam kazandırma yöntemlerinden bir diğeri
de, küçük kartvizitler halinde bastırılmış el ilânlarıdır. Bu ilânlarda; “Bölgenizde yeni
faaliyete geçen Merkezi Amerika’da bulunan uluslar arası bir şirkette dolgun ücretli iş,
kariyer ve yurtdışı imkânı verecekleri” beyan edilmektedir. Ayrıca bahsedilen bu
kartlarda başvuru şartlan sıralanarak, randevu için cep teflonu numaralan verilmiştir.
Yine Araştırma alanımızda misyonerlerin çalışma metotları olarak, öncelikle
muhatap olduklan kişilerin sempatisini kazanmaya çalıştıklarını gözlemledik. Bu
kişilerin, halkın inancı olan İslâmî konularda tanışmaya girdiklerini, ahalinin dini bilgi
eksikliğinden yararlanarak gerçekleri bilmediklerini, gerçek dinin Hıristiyanlık
olduğunu onlara empoze etmeye çalışuklanm müşahede ettik. Bunlar, muhatap
olduklan kişilerin bilgi ve kültür seviyelerine göre yaklaşım sergilemektedirler.
'* Halka ve Olaylara Tercüman Gazetesi, 27.02.2005.
Mesajda her pazar saat 13.00’de yapılacak ayinle bu kişilerin maddi ve manevi sıkıntılardan kurtulup şifa
bulacakları anlatılmaktadır. 07.08.2005 tarihli Akşam Gazetesine haber olarak yansımıştır.
124
Misyonerler, iş ve barınma ihtiyacı olan kişilere vaatlerde bulunmaktadırlar. Eski
Başpapaz olan İlker Çınar, Misyoneri, iyi bir kişi görüntüsünde, çok tecrübeli ve sabırlı;
kurnaz ve iyi niyetli olmayan ve işini çok iyi yapan bir bozguncu olarak
tanımlamaktadır 20 . Devlet memuru olan bir kişi, Diyarbakır’dan gelirken minibüste
yanında oturan ve ellerinde İncil bulunan iki misyonerle sohbet ettiğini, bunların
kendileri ile görüşmek istediklerini söylemesi üzerine ilgi duymadığını söylemiş ancak
onlar ne iş yaptığını sorunca memur olduğunu belirtmiş. Bunun üzerine onlardan: “daha
iyi bir iş ve daha iyi bir gelir sahibi olmak istemez misin” şeklinde bir teklif olmuş,
kendisi de “yok ben böyle kalmaya razıyım” cevabını vererek ilgi göstermemiştir. Bu
tür teklifler, kendi din ve kültürüne ilgisiz olan ve misyonerlerin gerçek amaçlarını da
bilmeyen kimseler tarafından ilgi görmekte ve bu insanlar onlar tarafından istihbarat
amaçlı kullanılmaktadır. Yine Malatya’da onlarla irtibatlı olan bir genç. Misyonerlerin
çok profesyonel çalıştıklarını, Hıristiyanlaştırdıklan Müslüman gençleri bilgi toplama
amaçlı kullandıklarını ve yabancı uyruklu iki misyonerin sık sık yurt dışına (İngiltere,
Amerika) gittiklerini ifade etmektedir. Aynı kişi; misyonerlerin, kendisinin Alevi
olduğunu bilmeleri sebebiyle, Aleviliğin İslâm’ın dışında bir yaşam tarzı olduğunu ve
Hıristiyanlıktan izler taşıdığını anlatarak kendisini kazanamaya çalıştıklarını
anlatmaktadır. Ayrıca kendisine maddi vaatlerde bulunduklannı ancak bu vaatlerde
acele etmemesini istediklerini ifade etmektedir.
Daha sonraki aşamada da kendisinin bire bir dersler aldığını ve bu derslerden
ilkine Alfa dersleri dediklerini (tanıma ve güvenme). Alfa derslerini dört ders olarak
yaptıklarını söylemektedir. İkinci aşama da ise yine dört ders olduğunu, bu derslerde
amacın ise kişiyi Hıristiyanlığa hazırlama, yavaş yavaş dua ve ayinlere katmak söz
konusu olduğunu belirtmektedir. Bundan sonraki aşamalarda sık sık piknik ve geziler
ile kilisenin diğer üyeleri ile kaynaşmanın sağlanmaya çalışıldığı, bu manada Elazığ
yöresinden çevre illere (Malatya, Diyarbakır, Tunceli, Bingöl, Adıyaman-Nemrut) günü
birlik geziler düzenlendiğini ifade etmektedir.
Yine çalışma metodu olarak Misyonerler, diyalog kurduktan Müslüman kişileri
ikna etmeye çalışırken İslâm ve İslâm’ın değerlerini tartışmakta ve Hıristiyanlığın
değerlerinin daha sağlam delillere dayandığını anlatmaktadırlar. Bu çerçevede Hz.
Peygamberin peygamber olmadığı, Kuran’m İlahî bir kitap olmadığı gibi saçma
fikirlerle İslâm hakkında da fazla bilgisi olmayan kişilerin zihinlerini bulandırarak ve
psikolojik baskı altına alarak Hıristiyanlığa çekmeye çalışmaktadırlar. Misyonerler
geçmişte de. Peygamber ve Kur’an gibi İslâm’ın temel değerlerine dil uzattıkları 21 gibi
günümüzde de bu metodu da devam ettirmektedir.
1- Elazığ
Elazığ merkez 250534 olmak üzere ilçe ve köyler dâhil toplam 520543 nüfusa
sahiptir. Merkez ile beraber 1 1 ilçeden oluşmaktadır. İl merkezinde 1 10, merkeze bağlı
belde ve köylerde 186 cami bulunmaktadır. İlçeler dâhil toplam cami sayısı 700
civarındadır. İlde üç tane cem evi bulunmaktadır. İl nüfusunun %80 kadarını Sünniler,
“ İlker Çınar, Şifre Çözüldü, İstanbul 2005,40.
*' Geniş bilgi için bkz: Mustafa Halidi. Ömer Ferruh. İslâm Ülkelerinde Misyonerlik ve Emperyalizm.
İstanbul 1998, 38-41.
125
r
%20 kadarını da Aleviler oluşturmaktadır. Ayrıca Elazığ merkezde faal durumda bir
adet Ermeni ve Süryanilerin devam ettiği 35-40 kadar ailenin mensubu bulunduğu
Süryani kilise de vardır. Yine resmî olarak yeni açılan diğer bir kilise de Harput’ta
bulunan Meryem Ana 4 kilisesidir. Bu kilise M.S. IV yüzyılda yapılmış Süryani
Kilisesidir. Harabe halinde iken 2000 yılında Belediye ve bazı vakıflar tarafından
restore edilerek ibadete açılmıştır. Noel ve Paskalya gibi dini bayramlarda bu kilisede
ayinler yapılmakta ve diğer zamanlar kapalı tutulmaktadır.
Son yıllarda, Elazığ genelinde misyoner faaliyetlerinin sürekli bir gelişim
içerisinde olduğu gözükmektedir. Elazığ sınırlan içerisindeki misyonerlik faaliyetleri,
Malatya ve Diyarbakır merkezli yönlendirilmektedir. İl genelinde, Malatya merkezde
bulunan beş kişilik çalışma grubunun -Martin Delange (Güney Afrikalı), Engels (Engin,
İngiliz), Necati, Hüseyin ve Şükrü- faaliyetleri son zamanlarda yoğunluk kazanmıştır.
Kendi aralannda görev dağılımı yapan grup üyeleri, bölgedeki misyonerlik faaliyetlerini
organize etmektedir. Elazığ ile beraber Tunceli’deki faaliyetleri de bunlar
yürütmektedir. Bunlar, merkezi Mersinde bulunan Kayra Yayın evinin Malatya’daki
şubesini açarak. Kayra Yayıncılık olarak misyonerlik faaliyeti yapmaktadır. Bu Yayın
evi, Elazığ’da hastane caddesinde bulunan Jiyan Kitabevi ile irtibatlı çalışmaktadır.
Elazığ’da dağıtılan İncil ve diğer kitapçıklar buradan organize edilmektedir. Ayrıca
Diyarbakır’da ikamet eden Güney Kore’li bir bayan misyoner de sık sık Elazığ’a
gelmektedir. Bazı Hıristiyan misyonerler, daha iyi kamufle olmak ve halka sempatik
görünmek için Müslüman ismi kullanma yoluna gitmektedir. Nitekim Malatya’da
bulunan İngiliz uyruklu Engels de Engin ismini kullanmaktadır.
Elazığ’a gelen misyonerler, ilk zamanlarda genelde pastane ve kafe gibi yerlerde
sohbet toplantılarıyla faaliyetlerini sürdürmekteydi. Daha sonraları Elazığ merkez Yeni
Mahallede bir tane ev kilisesi, çarşı çevresinde de bir tane apartman dairesi kilise olarak
kullanılmaya başlandı. Bu dairede iki tane de üniversite öğrencisi ikamet etmektedir. Bu
kiliseler için resmî izin alınmamıştır. Zaten kiraladıkları evleri çok amaçlı
kullanmaktadırlar. Elazığ ve çevresinde resmî izin alınarak açılan ev kilisesi
bulunmamaktadır. Malatya’dan gelen misyonerler, bazen haftada bir bazen de iki
haftada bir ders yapmaktadır.
2003 yılı yaz sezonunda Sivrice Gölü kenarında bulunan bir kamu kurumuna ait
yazlık tesislerde Misyonerler, 20 gün süreyle yaklaşık 70-80 kişinin katılımıyla bir
kamp yapmışlardır. Aslında bu kampların daha önce de zaman zaman yapıldığı ancak
deşifre olmadıkları belirtilmektedir. Yine 13.08.2004’de MalatyalI Hüseyin Y. isimli
misyonerin öncülüğünde 20-25 kişilik çoğunluğu Güney Kore’li gençlerden oluşan
grup, Elazığ postanesinin önünde bir süre ilahiler söyleyerek gelen geçenlere ellerindeki
poşetlerden İncil ve Hıristiyanlığı anlatan kitapçıklar dağıtmıştır. Bunlar etrafındaki
kişilere de “Kore Kültürü”nü anlatmaya geldiklerini söylemişlerdir. Daha da önemlisi
bu gruplar zaman zaman bölgede yaşayan ahalinin etnik yapısına göre Kürtçe veya
Zazaca yazılmış İnciller dağıtmaktadır.
Elazığ merkez ve ilçelerinde son beş yılda resmî olarak din değiştiren bazı
kişilere rastlanmıştır. Bıinlar beş kişi olup Hıristiyanlığı kabul etmişlerdir. Ayrıca bir
kişi de 2003 yılında nüfusuna dinsiz yazdırmıştır. Bu şahıs Diyarbakır Ergani Nüfusuna
kayıtlıdır. Hıristiyanlığı seçenlerden biri de Karakoçan nüftısuna kayıtlıdır. Nüfusta
126
görevli yetkililer, aslında bu yıl 7-8 kişinin din hanesine Hıristiyanlık yazdırması için
başvurduğunu ancak bunlardan ihtida belgesi istemek suretiyle gelenleri caydırmaya
çalıştıklarını beyan etmişlerdir. Yine Elazığ Nüfus’ unda görevli memurlarca din
değiştirmek için gelenlerin çok agresif davrandıkları, ruhsal bozukluk içinde oldukları
ve özellikle bürokratik işlemler dahil her şeyden şikayetçi oldukları gözlenmiştir.
2005 yılında din hanesine Hıristiyan yazdıran 1975 Elazığ Merkez Sünköyü
doğumlu Uğur Yüksel isimli şahıs, yüksek okul mezunu olup, İhtida belgesini
Diyarbakır kilisesinden almıştır. Belgeyi de Ahmet Güvener isminde bir Papaz
düzenlemiştir. Söz konusu şahıs. Kayra Yayıncılığın Malatya şubesinde satış müdürü
olarak çalışmaktadır. Malatya da bulunan misyoner grup her yıl değişik dönemlerde
Elazığ ve çevresine piknik gezileri düzenlemektedirler. Yine 2004 yılı Ekim ayında bir
grup misyoner, Elazığ postanesinin önündeki meydanda bir süre İncil dağıtmıştır.
Ancak Elazığ ve çevresinde gerçekte din değiştiren kişilerin 60-70 civarında
olduğu fakat toplumsal baskıdan dolayı Nüfus cüzdanındaki din hanesine Hıristiyanlık
yazdırmadıkları kendileri tarafından ifade edilmektedir. Bu durumdaki kişilerin önemli
bir kısmını Alevi vatandaşlar oluşturmaktadır.
Elazığ da bazı gençlerin Hıristiyanlığı tercih etmelerinin sebepleri arasında,
Hıristiyanlıkta ibadetlerin az olduğu; İslâm’ın kendilerine bir şey kazandırmadığı;
Hıristiyan ülkelerde işsizlere bile maaş verildiği; yurt dışına gitmek ve iş bulmak;
yabancılarla evlilik; artık ateist olarak yaşamak istemedikleri gibi gerekçeler
bulunmaktadır. Bu tür baskıya maruz kalan bir üniversite öğrencisi bize gelerek,
misyonerlerin İslâm hakkında söyledikleri karşısında yetersiz kaldığını ifade ederek
yardım istedi. Hatta öğrencinin ifadesine göre; Misyonerlere ait olan evde yakın
zamanda ikamet etmeye başlayan bir arkadaşlarını ziyarete gittiklerini ve orada iki
Güney Kore li -Diyarbakır dan zaman zaman geliyorlarmış- ile karşılaştıklarını ve o iki
yabancı misyonerin iyi Türkçe konuştuklarını ve her birinin kendileri ile bire bir
tartışmaya girdiklerini söyledi. Diğer taraftan Hıristiyan Misyonerler son yıllarda
“Kitab-ı Mukaddes ve Kur’anı Kerim hakkında 100 soru” ismiyle yayınladıkları kitapla
Türkiye nin sosyo-ekonomık şartlarından yararlanmaya çalışarak Müslümanların
itikatlarını sarsma çabası içerisindeler.
2- Tunceli
Tunceli, nüfus yapısı itibarıyla Alevi vatandaşlarımızın yoğun olduğu bir yerdir.
Tunceli merkez nüfusu 24449 olup ilçe ve köyler dâhil toplam nüfus 86268’dir. Merkez
ilçe ile beraber 8 ilçeden oluşmaktadır. İl merkezinde yaşayan nüfusun önemli bir kısmı
devlet memurlarıdır. Tunceli il merkezinde üç, ilçe ve köylerde 68 olmak üzere toplam
71 cami bulunmaktadır. İl merkezinde büyük bir cem evi vardır. İl ve ilçelerde izin
alınarak açılmış kilise veya ev kilisesi de bulunmamaktadır.
Tunceli yöresi de misyonerler tarafından ilgi duyulan önemli bölgelerden biridir.
Ancak zaman zaman ulusal basında yansıtıldığı gibi 22 bölgede misyoner faaliyetleri çok
fazla etkili olamamaktadır. Bölgede kendileri ile görüştüğümüz Alevi Dedeleri de,
misyonerlerin gençleri hedef almalarından rahatsız olduklarını ifade etmişlerdir. Hatta
01.10.2004 tarihli Zaman Gazetesinde ‘Tunceli’de birçok Alevi’nin Hıristiyanlığa geçtiği” şeklindeki
127
Cem evinde görüştüğümüz Dede, Mahmut Doğanoğlu: “Alevi ve Sünniler olarak
Müslüman kardeşler olduklarını, kardeşler arasında zaman zaman kavga olabileceğini,
iki kardeşin kavgasına yabancıların müdahale etmelerine fırsat vermeyeceklerini”
belirterek, basın ve medyada kendileri ile ilgili çıkan abartılı haberlerden rahatsızlık
duyduklarını söylemişleridir. Misyonerler, halkın hassasiyetini bildikleri için bu güne
kadar il merkezinde açıkta İncil dağıtma cesaretini gösterememiştir. Ulusal basma da
yansıyan İncil dağıtma girişimi olmuş, ancak bunun da gece veya sabah erken saatlerde
evlerin kapılarına gizlice bırakılmak suretiyle gerçekleştiğini yöre halkı özellikle
vurgulamaktadır. Tunceli yöresine genellikle misyonerlerin, Malatya ve Diyarbakır’dan
geldikleri ve bunların çoğunun Güney Kore kökenli olduktan ifade edildi. Aynca bu
yaz. Güney Afrika’dan bir misyonerin Tuncelili Güney Afrika’da çalışan bir aile ile
beraber geldiği belirtildi. Hatta Güney Afrikalı Misyonerin çarşıda beraber geldiği
kişinin aracılığı ile bazı kişilere İncil dağıttığı ifade edildi. Aynca bu yaz sezonunda üç
dört kişilik grup olarak birkaç misyonerin geldiğini ve bu gruplardan bir tanesinin
otelde kaldığı sıralarda bir gece evlerin kapılanna İncil ve Hıristiyanlığı tanıtıcı kitapçık
ve broşürlerin poşetler içinde bırakıldığı söylenmektedir. Bunu kimlerin yaptığı tespit
edilememiştir.
Yaptığımız saha araştırmasında Tunceli’nin, zaman zaman Güney Kore’li
misyonerler tarafından ziyaret edildiği tespit edilmiştir. Genellikle il merkezinde
otellerde kalmak suretiyle günü birlik olarak başta Mazgirt olmak üzere Ovacık, Peıtek
ve Pülümür gibi ilçelere gidip geldikleri ve oralarda çeşitli şekillerde irtibat sağladıkları
ve sempatizan olarak tespit ettikleri kişilerle görüştükleri bilinmektedir. Ancak bunların
sayısı oldukça sınırlıdır.
Tunceli merkez ve ilçelerde resmî veya gayri resmî ibadete açılmış kilise
bulunmamaktadır. Yine il merkezinde Nüfiıs Müdürlüğüne dilekçe ile başvurarak
kimliğindeki din hanesini değiştiren kimse de bulunmamaktadır. Ancak Mazgirt
ilçesinde 1998 den başlamak üzere 2004 yılma kadar 10 kişi din hanelerine Hıristiyanlık
yazdırmıştır. Bunlar da bir aileden iki kardeş, yine bir aileden üç kardeş ve birinin eşi
olmak üzere sınırlı sayıda aileler arasında gerçekleşmiştir. Bir kişi de evlilik amacıyla
din değiştirmiştir. Yine Ovacık ilçesinde bir kişi evlilik amacıyla din değiştirmiştir.
Pertek ilçesinde de bir kişi din hanesine, kendi isteği üzerine İslâm yerine Hıristiyanlık
yazdırmıştır.
Alevi dedeleri, Tunceli yöresinde bazı gençlerin haç taktıklarını ancak bu
davranışın daha çok yurt dışında çalışan vatandaşların çocuklarının yaz tatillerinde
gelmesi sonucu ildeki gençlerin de onlara özentiden taktıkları ve kendilerinin de bundan
rahatsız olduklarını ve müdahale ettiklerini belirttiler.
İki ay önce gelen Güney Kore’li gruba Müftülükte çalışan bir şube müdürü,
grubu kontrol altında tutmak için rehberlik etmiştir. Gruptan biri, Nazimiye ilçesinde
Hıristiyan Mabedi olup olmadığım sormuş ve bazı yakın ilçelere gitmişlerdir. Atpazan
beldesine gittiklerinde orada da köy imamı rehberlik etmiş ve orada kalmak istemişler
ancak kalmalarına güvenlik güçleri müsaade etmemiş ve merkeze dönmüşlerdir. İki
erkek ve iki bayandan oluşan bu grup -bunlardan bir erkek Ankara’da Üniversitede
okuduğunu söylemiş, Türkçe biliyor- bir hafta kadar Tunceli’de kaldıktan sonra
Kayseri’ye bilet alıp gitmişlerdir. Müftülükte görevli kişi onları gitmelerine yakın eve
128
yemeğe aldığını ve onların da çocuklarına, çocukların gönlünü alacak tinden oyuncaklar
verdiklerini söyledi. Yine bu yıl başka bir grubun da bir süre Tunceli’de kaldığı, şehrin
bazı noktalarında gitar çaldıkları ve özellikle çocukların ilgisini çekmeye çalışuklan
ifade edildi. ’ *
3- Bingöl
Bingöl, Elazığ’ın doğusunda yer alan bir ilimizdir. Bingöl’ün merkezle beraber
sekiz ilçesi bulunmaktadır. Bingöl merkez nüfusu 67022 olup, ilçe ve köylerle beraber
toplam nüfusu 234790’dır. Bingöl merkez nüfusu çoğunlukla Şafı mezhebi
mensuplarından oluşmaktadır. Bingöl’de Alevi nüfus azdır. Alevi nüfusun yoğun
olduğu ilçeler Adaklı, Yedisu, Yayladere ve Kığı ilçeleridir. İl merkezinde 31, ilçe ve
köylerde 435 olmak üzere toplam 466 ibadete açık cami bulunmaktadır. İl ve ilçelerde
cem evi de yoktur. Ancak Yayladere ilçesinde bir zatın mezarının olduğu yerde cem evi
niteliğinde bir yapı bulunmaktadır. Alevi vatandaşlar burada bazı etkinlikler
düzenlemektedir.
Bin 8 ö1 merkez ve ilçelerde resmi olarak din değiştiren kimse bulunmamaktadır.
Mabet olarak da daha önce bir ev kilisesinin olduğu ancak yöre halkının tepkisi üzerine
kapatıldığı ifade edilmiştir. Din değiştiren bir vatandaşla yaptığımız görüşmede
kendisinin evinde ibadet ettiklerini ve aynı zamanda kullandıkları evin bir kilise vazifesi
gördüğünü fakat resmi olarak açılmış kilise veya ev kilisesi bulunmadığını söylemiştir.
Bingöl halkı da misyonerlik konusunda hassas davranmaktadır. Alan
araştırmasında elde ettiğimiz bilgilere göre; Temmuz 2005’te 8-10 kişiden oluşan
Güney Kore’lı bir grup şehir merkezinde İncil dağıtımı girişiminde bulunmuşlar. Ancak
halkın sert tepkisi üzerine Emniyete sığınmak zorunda kalmışlardır. Emniyet
yetkilisinin ifadesine göre, kendileri için güvenliği sağlayabileceklerini ve istiyorlarsa
bir otele yerleştirebileceklerini söylemesine rağmen şehirde kalmak istemediklerini
söylemişler. Böylece grup gecelemeden şehri terk etmek zorunda kalmıştır. Bunun
dışında geçen sene yaz aylarında Yayladere ilçesinde İncil dağıtımı yapılmıştır.
11 genelinde yaptığımız araştırmalara göre, misyonerlerin etkisinde kalan ve
Hıristiyan sempatizanı diyebileceğimiz kişi sayısı 50-60 civarındadır. Ancak bilgisine
başvurduğumuz bir Hıristiyan, 100-150 civarında Hıristiyanlığa sempati duyan insanın
olduğunu, bunların da çevre ve aile baskısından dolayı kendilerini açığa vurmak
istemediklerim söylemiştir. Söz konusu şahıs Hıristiyanlığı 1995 yılında
ilânlarında gördüğü ve istediği İncil ile tanıdığını söylemektedir. Bingöl’de örgü işi ile
uğraşan ve Alevi olan İsmet G. isimli bu şahıs, daha önce 35 yaşma kadar ateist
olduğunu İncili tanıyarak imanlı olduğunu ve kendisini mutlu hissettiğini
belirtmektedir. Eşi ve iki çocuğu ile beraber Hıristiyan olduklarını ve Diyarbakır’da
vaftiz olduğunu ancak toplumsal baskıdan dolayı resmî olarak dinini değiştirmediğini
ifade etmiştir. Hatta Hıristiyanlığı tercih etmesinden dolayı il’de hedef haline geldiğini
yakın akrabalarından bazılarının kendisi ile görüşmediklerini, kayınpederinin iki yıldır
evine ayak basmadığım söylemektedir.
Yine aynı şahıs Bingöl’de Hıristiyanlığa ilgi duyan kişilerin kendisine
başvurduğunu ve bir nevi onları aydınlatma ve dinî kitaplar dağıtma görevi üstlendiğini,
Bingöl depremi sonrasında gıda yardımlarının yanı sıra, şehirde okul ve şahıslara
129
bilgisayar dağıtımında bulunduğunu belirtmektedir. Bunun yanında gerek deprem
sebebiyle gerekse siyasî mülahazalarla Kiliseler Birliğinin İsviçre merkezli İnsanî
yardım kuruluşları vasıtasıyla köy yardımlaşma demeklerine yardım dağıtıldığı
bölgedeki vatandaşlar tarafından da ifade edilmektedir. Burada da açıkça görüldüğü gibi
her fırsatı değerlendirmeye çalışan misyonerler birçok coğrafyada olduğu gibi
Bingöl’de de doğal afetlere maruz kalan vatandaşlara yönelik çalışmalar yapmışlardır.
Bölgede yürütülen Misyonerlik faaliyetleri ve .bu konuda alınması gereken
tedbirler konusunda 2004 ve 2005 yılında başta Elazığ şehir merkezi ve üniversite
olmak üzere çeşitli sivil toplum örgütleri tarafından organize edilen birçok konferans
düzenlenmiştir. Benzer programlar Bingöl’de de Müftülüğün organizesi ile yapılmıştır.
Bu faaliyetler elbette yeterli değildir. Öncelikle toplumumuzu misyonerlerin faaliyetleri,
amaçlan ve onlara karşı kendilerini savunacak şekilde bilgilendirmemiz gerekmektedir.
Aslında öncelikli olarak nüfus cüzdanlannda İslâm kelimesi yazılı olmasına rağmen
İslâm’dan haberdar olmayan vatandaşlanmızı aydınlatmamız gerekmektedir. Çünkü
hüviyetinde İslâm kelimesini sildirmek isteyen bir genç; İslâm’ın kendisine bir şey
vermediğini, işsiz olduğunu, Hıristiyanlann ekonomik yönden kalkındıklarını,
işsizlerine bile maaş verdiklerini söylemiştir. Bu gencimiz İslâm dini ile ilgili yeterli
bilgiye sahip olmadığı için ister istemez geri kalmışlığın sebebi olarak İslâm’ı
göstermektedir. Hâlbuki Hıristiyan olup da sefalet içinde olan toplumlar yok mu?
insanlar iradelerini ortaya koyup çalışmadıktan sonra din ne yapabilir? İslâm çalışmayı
lbadet olarak telâkki ed™ ve tembelliği yeren bir dindir. Ama Müslüman olarak
görülmekle beraber İslâm’ın gereklerini yerine getirmeyen bir insan İslâm’dan nasıl
nasiplenecektir. Aslında İslâm olup da Hıristiyanlığa geçtiğini ifade ettiğimiz insanların
çoğunun İslâm ile ilgileri hiç olmamış, kendi ifadelerine göre ateistlikten Hıristiyanlığa
geçmişlerdir. Bunların Alevi veya Sünni iken Hıristiyan olduğunu söylemek zordur.
Diğer bir nokta. Misyonerlik faaliyetlerinde yazılı ve görsel basının bilerek veya
bilmeyerek alet oldukları bir gerçektir. Nitekim annesi İsveç asıllı bir Hıristiyan olan ve
1981 yılında da Hıristiyanlığı seçen Ergun Caner için Hürriyet Gazetesinin 22.02.2005
tarihinde manşet olarak “İmamın oğlu Hıristiyanların İlahiyat Fakültesine Dekan oldu”,
“Kiliseye gitti hayatı değişti” şeklinde yazması çok dikkat çekicidir. Yine son günlerde
Tuğçe Kazez hakkında, “Aşkı için Hıristiyan oldu” veya “Sevgilisi için Hıristiyan oldu”
(23.09.2005 Sabah Gazetesi) gibi haberler abartılarak ve günlerce manşetten verilmek
suretiyle adeta insanlar özendirilmeye çalışılmıştır. Aşkları için veya İslâm’ın manevî
havasından etkilenerek Müslüman olan birçok Hıristiyan bulunmaktadır. Ne hikmetse
bu tür haberlere bazı basın organlarımızda hiç yer verilmemektedir. Basınımızın bu
konuda daha hassas olması gerekmektedir. Ne yazık ki çocuklarımızın çiğnediği bazı
sakızlardaki fallarda bile misyoner amaçlı ifadeler bulunmaktadır. Mesela; Nazar
sakızında “Aşığın aşığa sesi, İsa’nın ruha nefesi. Değince gamze busesi ...” devam eden
dörtlüklere rastlamak mümkündür.
Bütün bu anlatılanlar karşısında kendi insanlarımıza daha yakın ilgi ve
samimiyet göstererek, birlik ve beraberliğimizi pekiştirecek davranışlar sergilemeliyiz.
Tarih, ders alınması için yazılmıştır. Tarihi olaylardan ibret alınırsa tarih asla tekerrür
etmez. Yakın tarihimizde emperyalist güçlerin adeta leş kargaları gibi üzerimize
geldikleri günlere bir daha dönmemek için millet olarak üzerimize düşen görevleri
130
yenne getirmeliyiz. Emperyalist güçlerin oyunlanna gelmemeliyiz. Çünkü bizim
yaşadığımız coğrafya yeraltı ve yerüstü zenginliklerinin yanı sıra jeopolitik ve
jeostratejık konumuyla önem arz etmektedir. Bu da emperyalist güçlerin iştahını
asırlardır kabartmakta ve bu emellerini gerçekleştirmek için de her fırsatı
değerlendirmektedirler. Misyonerlik faaliyetleri de bunun bir ayağını oluşturmaktadır.
Burada din, amaçlarına ulaşma konusunda sadece bir araç olarak kullanılmaktadır. Asıl
hedefleri sömürgeleştirmektir.
Netice olarak Misyonerlik faaliyetleri bir realite olarak ve büyük bir tehlike
olarak emperyalist güçlerin desteklediği organizeli bir harekettir. Basite alınacak bir
konu da değildir. Bizim için Güney Kore canlı bir örnektir. Şöyle ki, 1950’lerde burada
Hıristiyan nüfus %8-10 civarındayken, günümüzde bu oran %60’lara varmıştır. Ancak
konuyu çok abartarak insanlarımızı karamsarlığa itmek suretiyle de bir .fayda
sağlayamayız. Misyonerlik konusunu, tarihi arka planı ve hedefleri açısından
gençlerimize ve diğer fertlere her fırsatta anlatmalıyız. Böylece tehlikeye dikkat
çekilerek toplum olarak tedbir alınmış olunur.
131